9 Şubat 2014

Japonya - Tokyo

Japonya seyahatimi iki kere planladım, ancak üçüncüsünde gidebildim. Sanırım o nedenle ilk ayak bastığım anda "Japonya'dayım!" dediğimi çok net hatırlıyorum...:) Gezinin sonunda sadece gezdiğim, beğendiğim yerler değil, daha önce rastlamadığım bir kültür ve bir düzen var kesinlikle anılarımda yer eden...

Eğer ayarlayabiliyorsanız Japonya'ya kiraz ağaçlarının çiçek açtığı zaman gitmeniz gerekir, dünyanın pek çok yerinden ziyaretçiler sadece bu çiçek festivaline gelirler. Pembe ve beyaza bürünmüş ağaçlar, parklar muhteşem bir görüntü oluşturur. Her sene çiçeklenme zamanı kış koşullarına göre tahmin edilir, ama Mart sonundan Nisan sonuna kadar ideal zaman olarak gösterilir.
Biz Mart başı orada bulunduk ama yine de birkaç kiraz ağacını yakaladık.


Sakura

Japonya'daki rotamız Tokyo, Kyoto ve günübirlik bir tur ile Nara. Bunun için 8 gün planladık. Japonya'ya turistik gezi söz konusu ise 3 aya kadar vizesiz giriş yapılabiliyor, böylece biz de sadece seyahat planımıza odaklanabildik.

Tokyo, hem eskiyi hem yeniyi barındıran bir şehir. Diğer taraftan hem dinginlik veren yerleri hem düzenli bir kargaşası var.

THY'nin direkt seferi var Tokyo'ya, yaklaşık 11 saat sürüyor. Türkiye Japonya arasındaki saat farkı ise 7.

Havaalanından Narita Express adı verilen tren ile şehir merkezine ulaştık. Bundan sonrası biraz karışık aslında, çünkü latin alfabesi bazı yerlerde kullanılmıyor, kullanılsa bile birşey ifade etmeyebiliyor. Biz yolumuzu bulmakta bazı zamanlarda tamamen içgüdülerimiz ile hareket ettik, yanılmadık da. Onun dışında Japonlardan da yardım isteyebilirsiniz, oldukça kibar ve yardımsever insanlar. İngilizce bilmeseler bile en azından size yol gösterebilirler.


Acaba çıkış ne tarafta?! :)
Otelimiz, Shinjuku Prince, şehrin en canlı noktalarından birindeydi, adı üstünde Shinjuku bölgesinde. Odalar biraz (!) küçüktü ama ulaşım bakımından çok rahat ettik.
Uzun bir uçak yolculuğundan sonra, Tokyo'ya akşama doğru ulaştığımız için bu şehirdeki ilk deneyimlerimizden biri akşam yemeği oldu. Shibuya bölgesinde restoranların bolca bulunduğu bir mall'da Japon yemeklerine giriş yaptık. Ginza Lion restoranını seçtik. Japonya'da restoranların çoğunda bir vitrin var, sunulan yemeklerin plastik halleri, tabağınıza nasıl gelecekse o şekilde sergileniyor. Restoranda o anda yer yoktu ama bizi ayakta bekletmediler. Dışarda ufak sandalyeler vardı, orada oturup sıramızı bekledik.


Ginza Lion'un vitrini

Tokyo'da gezilecek yerlerin başında Imperial Palace geliyor. Hala hükümdar ve ailesi burada oturduğu için sadece Doğu bahçesi ziyarete açık.


Imperial Palace Doğu bahçesi

Turistler tarafından oldukça rağbet edilen diğer bir yer ise Asakusa bölgesi. Nakanzo-Dori isimli yaya yolu, sağlı, sollu dükkanlarla dolu. Hem alışveriş yapabilir, hem de atıştırmalık yiyecekler alabilirsiniz. Pirinç krakerleri, manchu isimli fasulye dolgulu hamura bayıldık. Nakanzo-Dori yolu Kannon Tapınağı'na çıkıyor. Kannon Tapınağı, diğer birçok tapınak gibi, gezilmekten öte, farklı ritüellere de evsahipliği yapıyor. Örneğin Tapınağın bahçesindeki hastalıkları iyileştirsin, iyi şans getirsin diye yapılan duman banyosu, yine dileğiniz gerçekleşsin diye, Buda heykeline dokunma veya iyi şans/kötü şans kağıtları gibi.


Kannon tapınağı bahçesi / duman banyosu



Ustalar manchu pişirirken

Ueno Park ve Tokyo Ulusal Müzesi'ne uğramanızı tavsiye ederim. Hele Ueno Park'a sakura (kiraz ağacı) zamanında giderseniz tam şenlik...
Tokyo Tower, Tokyo'nun Eyfel kulesi. Tokyo'yu 150 mt. yükseklikten seyredebilirsiniz. Bu kule Roppongi bölgesinde. Roppongi bölgesi gece hayatı bakımından oldukça hareketli. 
Yasukuni tapınağı, Japonya'nın iç savaşta ölmüş insanlara adadığı bir tapınak, çok huzurlu bir bahçesi var.


Yasukuni Tapınağı
Görmeniz gereken başka bir yer: Kiroshiwa - Karakuwo bahçeleri. Japonların ağaca, yeşile ne kadar önem verdiklerini burada gördüm. Bizdekinin aksine, ağaçları koruma altına alıyorlar. Bu bahçenin baharda çok güzel olduğuna eminim. Bu bahçeler öyle bir yerde ki, şehrin canlılığı ve bahçenin huzuru iç içe, çünkü Tokyo Dome (beyzbol stadyumu) ve Roller Coaster bu bahçeyi çevreliyor.



Alışveriş için Shibuya bölgesinin haricinde, Harajuku ve Aoyama bölgeleri var. Prada, Dior gibi dünyaca ünlü markaların herhalde en şık ve stil sahibi dükkanları burada. Aynı zamanda bu kadar modern mağazaların yanında, tipik Japon kültürünü yansıtan ürünlerin satıldığı birkaç dükkan da var. (Örneğin Oriental Bazaar) 
Bol bol hediyelik eşya alabilirsiniz...
Tokyo'nun en ünlü, en bilinen bölgesi ise Ginza. Sanırım Doğu'nun 5. caddesi de denilebilir buraya. Markalar, yüksek binalar, şık insanlar, oldukça nezih bir bölge. Akşamüstleri Chuo Dori caddesi araç trafiğine kapatılıyor. Keyifle yürüyebilirsiniz.
Teknoloji severler, Sony'nin binasını, alışveriş severler ise Mitsukoshi ve Matsuya mağazalarını görmeleri görmeleri gerekir.

Çocuklu olanlar veya çocuk kalanlar için Disneyland'a bir gün ayırın derim. Tokyo Disney Resort, adı altında iki farklı park var: Tokyo Disneyland & Tokyo Disney Sea. Amerika dışında açılan ilk Disneyland ve deniz temalı. Şehir merkezinden direkt otobüs ile ulaşabilirsiniz. Yalnız içeride görevliler neredeyse hiç İngilizce konuşmuyor, ilginç.






Son olarak, Japonların tuvalet kültüründen bahsetmeden edemeyeceğim. Görmüş olduğunuz bu çok detaylı tuvaleti ilk Tokyo'da gördüm! Kyoto'da daha da farklı birşey gördüm, o da Kyoto yazımda...