10 Şubat 2019

Bursa - Mudanya - Tirilye



Bursa tarihte birçok medeniyete ev sahipliği, Osmanlı Devleti'nin bir dönem başkentliğini yapmış bir şehir olarak şu anda ülkemizin dördüncü büyükşehridir. Tarihe yakından tanıklık etmek isterseniz, birçok şehrimize de ulaşım kolaylığı göz önünde bulundurulursa, bir haftasonu Bursa'yı ziyaret edebilirsiniz.

Bursa Yeşil Cami - süsleme örneği


Bizim rotamız ilk gün, Cumartesi, Bursa şehir merkezi idi, listemizdeki yerleri gezdik ve lezzetli yemeklerini tattık. Ertesi gün, Pazar günü ise, Tirilye ve Mudanya'ya vakit ayırdık.


Bursa'da nereler gezilir?


Bursa'da yerli bir turist olarak gezmek isterseniz, öneriler burada:

1- Irgandı Köprüsü: Bursa'nın camilerini çarşılarını duymuştum da bu köprüyü araştırmalarım sırasında gördüğümde oldukça şaşırdım ve hemen görülmesi gerekenler listesine ekledim. Sanki Floransa'daki ünlü köprü Ponte Vecchio buraya kopyalanmış. İki köprünün de üzerinde dükkanlar veya sanat atölyeleri mevcut, bunlar köprülerin yapımından günümüze kadar ulaşmış. Ve yine her iki köprünün de yapımları kaynaklarda 14. yy. olarak belirtiliyor.

Irgandı Köprüsü

2- Emir Sultan Cami ve Türbesi: 15 yy. başında, Uludağ'ın eteklerinde Yıldırım Bayezıt'ın kızı ve Emir Sultan'ın eşi Hundi Sultan tarafından Emir Sultan'ın vefatı üzerine yaptırılmış. Gördüğümüz kadarıyla oldukça fazla ziyaretçi çekiyor.

Emir Sultan Cami ve Türbesi

3- Yeşil Cami: Bursa'da mimarisi ve renkleri ile beni etkileyen bir cami oldu Yeşil Cami. Kapılarında çok ince taş işçiliği bulunuyor. Caminin büyük bölümü de çinilerle kaplı. Yeşil ve mavi çiniler oldukça güzel, bütünleyici bir görüntü oluşturuyor.

Yeşil Cami

4- Ulu Cami: İsmi gibi heybetli bir cami Ulu Cami. Yapımı 1400 yılında tamamlanmış. Osmanlı'nın çok kubbeli anıtsal yapılarından ilki olarak geçiyor, 20 adet kubbesi bulunuyor.

Ulu Cami

5- Kozahan: 1492 yılında II. Bayezıt tarafından İstanbul'daki cami ve medresesine gelir sağlamak amacıyla yapılmış bu handa eskiden olduğu gibi bugün de ipek ve şallar satılmakta. Ayrıca etrafında Aynalı Çarşı ve Bakırcılar Çarşısı da bulunuyor.

Koza Han

6- Emir Han: Avlusunda oturup yorgunluk kahvesi içebileceğiniz Emir Han'ın üst katlarında ipek ve hediyelik eşyalar satılıyor.

7- Osman Gazi ve Orhan Gazi Türbeleri: Osmanlı Devleti'nin kurulması ve gelişmesindeki önemli isimler Osman ve Orhan Gazi'nin Türbesi, Tophane semtinde bulunuyor. Buradan ayrıca tüm Bursa'ya hakim bir manzarayı da seyredebilirsiniz.



Bursa'da ne yenir?

Bursa'da yeme-içme oldukça çeşitli. Bir haftasonu boyunca, özellikle yerel tatlar olduğu için tercih ettiğimiz yerlerde oldukça fazla ve lezzetli yemekler yedik:

1- Uludağ Kebapçısı Cemal Cemil Usta: Tabi ki İskender, ufak dükkanları hiç boş kalmıyor.

Uludağ Kebapçısı Cemal&Cemil Usta

2- Acı Dayı Cantık Pide: Kayhan Çarşısı'nda bulunuyor. Cantık Pide için bir çeşit ufak boy açık kıymalı pide denebilir.

Acı Dayı Cantık Pide

3- İdris Pideli Köfte: Burası da Kayhan Çarşısı'nda bulunuyor. İskender gibi altında pideler, üzerinde ise ufak köfteler var. Oldukça lezzetli.

İdris Pideli Köfte

4- Üç Köfte: Burası İvazpaşa Çarşısı'nda bulunuyor, çarşıya girdiğinizde soldaki ilk dükkan. Ufak ama oldukça popüler, çünkü yıllardır burada ve lezzetinden birşey kaybetmemiş. Adı ile servis şeklinin bir bağı var aslında. O da ilk serviste 3 köftenin tabağınıza bırakılması, porsiyonun sonradan tamamlanmasından kaynaklanıyor. Nedeni ise köfteyi soğutmamak.

Üç Köfte

5- Tarihi Yaşayanlar Börekçisi: Börekçi ve pastane diyebiliriz. Oldukça işlek bir caddenin, İnönü caddesinin üzerinde olan şubesine gittik. Yolunuz düşerse özellikle sabah saatlerinde peynirli böreğini deneyebilirsiniz.

Tarihi Yaşayanlar Börekçisi

6- Abdal Simit Fırını: Sanırım Bursa'daki en lezzetli kısmı oluşturdu bizim için. Bir pazar sabahı daha çok endüstriyel ürünlerin ve bıçakların satıldığı dükkanların arasından geçip şirin bir meydana vardık. Burada birkaç fırın bulunuyordu ama biz tavsiye üzerine Abdal Simit Fırını'nın önünde simit ve tahinli pide için kuyruğa girdik. Beklediğimize değdi, çünkü fırından çıkan sıcacık pide ve akışkan tahin bizi bizden aldı.
Meydanda çay bahçeleri bulunuyor. Aldığınız simit ve pideyi, buralarda çay eşliğinde yiyebilirsiniz.
Ancak Pazar günü gidecekseniz, 11'den önce gidilmesi önerilir. Zira oldukça kalabalıklaşıyor.



Tirilye

Pazar günü öğlene doğru Cumalıkızık'a doğru yola çıktık ancak kalabalıktan meydana zor vardık. Pazar günü yolu o tarafa düşeceklere de önerilir, sabah erkenden orada olmakta fayda var. Hal böyle olunca, planımızı değiştirdik ve Tirilye'ye doğru yola çıktık, iyi ki de çıkmışız, Cumalıkızık'taki kalabalıktan sonra burası bize huzur verdi.

Deniz kenarında, ufak, huzurlu eski bir Rum köyü Tirilye. Zamanında sadece Rumlara aitken, Osmanlı dönemi ile 30 Türk hanesi yerleştirilmiş. Sonrasında mübadele ile Rum nüfus Yunanistan'a göçmüş, şu anda sadece Türkler oturuyor.

Sadece sahilinden başlayıp, ara sokaklardan yavaş yavaş, geze geze yukarı doğru çıkmanız bile Tirilye için yeterli. Falezlerin üzerine kurulmuş bir köy olduğu için, tepeye çıktıkça manzara da güzelleşiyor. Biz dinlenmek için ufak bir park bulduk, bankında oturup, hem kış güneşi ile ısındık hem de deniz kokusunu içimize çekip, denizin mavisinde kaybolduk.

Tirilye Plajına tepeden bakış

Bu iniş çıkışlar sırasında, sokaklarda dolaşırken birkaç önemli binaya rastlayacaksınız, bunlar:

1- Fatih Camii ve Avlulu Hamam: Eski bir Ortodoks kilisesi ancak 1560'da minare ve mihrap eklenerek camiye dönüştürülmüş. Hemen yanında ise Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılan Avlulu Hamam bulunuyor.

Fatih Camii

2-Tirilye Taş Mektep: Osmanlı döneminde okul için yaptırılan bu bina, mübadele sonrası önce öksüzler evi sonrasında ise ilkokul olarak kullanıma devam etmiş. 1988'de çürüğe alınarak boşaltılmış. Şimdilerde ise neyse ki restore ediliyor. Bu heybetli yapıyı restorasyon nedeniyle dışarıdan da görememiş olduk ama restore edilip, bakılması, içimize su serpti.

3- Tirilye Dündar Evi: Aslında bir 19. yy kilisesi. Mübadele sonrası özel mülk olmuş, şu anda ne yazık ki kullanılmadığı için atıl duruyor.

Dündar Evi

4- Kemerli Kilise: Burası günümüzde özel mülk ancak Rumlar burayı yılda 2 kez yortu ve paskalya dönemlerinde ziyaret ediyormuş.

5- Tabut Ev: İki sokağın arasına sıkışmış bu ince, uzun ev, şeklinden dolayı bu ismi almış.

Tabut Ev

Mudanya

Kahvaltınızı Bursa'da yaptınız, oradan Tirilye'ye birkaç saatliğine geçtiniz, son olarak artık biraz gezmek ve erken bir akşam yemeği yemek için Mudanya'ya geçebilirsiniz. Tirilye Mudanya arası sadece 11 km, yani yaklaşık 20 dakika. 

İyonyalılardan, Bizanslılara, ardından da Osmanlılara ait olmuş olan Mudanya, kendini en çok da Mudanya Mütarekesi ile hatırlatıyor.

Kurtuluş Savaşı'nın askeri safhasını sona erdiren Mudanya Ateşkes Antlaşması, TBMM tarafından 11 Ekim 1922 tarihinde Mudanya'da bulunan, şimdiki adı ile, Mütareke Evi Müzesi'inde imzalanmış ve şu anda ziyaretçilere açık.

Mudanya Mütareke Evi Müzesi

Bu müzenin hemen yanı başında başlayan sokak Girit Sokağı olarak biliniyor. Sokak boyunca ve kesen ara sokaklarda renkli, ahşap evler dikkatinizi çekecek. Bu sokak İtalyan mühendis Piçiretu tarafından tasarlanmış. Mübadeleden önce gayri müslim ve müslümanların birlikte yaşadığı bu mahalleye, mübadele ile birlikte Girit Türkleri yerleştirilmiş.

Girit Sokağı

Müze ve Girit sokağını gezdikten sonra, deniz kenarında lezzetli yemekler yemek isterseniz, tavsiyemiz: Kıyı Balık. Denizin huzuru ve yemeklerin lezzeti ile günün yorgunluğunuzu burada atabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder