30 Eylül 2014

Oktoberfest


Herşey bir düğünle başlar.

Bavarya prensi Ludwig, Prenses Theresa ile Ekim 1810’da Münih’te evlenir - Octoberfest’in yapıldığı Lunapark alanı, Theresienwiese adını da buradan alacaktır. Belediye başkanı Andreas Michael Dall’Armi şehrin biraz dışında bu evlilik için bir at yarışı düzenler. Çok başarılı olur ve bir kutlama havasında sonraki senelerde de tekrar düzenlenir. Birkaç yıl boyunca, bu kutlamalar spor etkinliği havasında geçer. 1818’de şehirde bar ve restoranların açılmasıyla değişen eğlence anlayışı, bu kutlamaları da zamanla değiştirerek, Octoberfest’in bugünkü halini almasını sağlar.

Her yıl Ludwig ve Theresa’nın evliliklerini kutlamak amacıyla yapılan geçit töreni, bu geleneksel ekim kutlamalarının da açılışı olur. Maximilianstrasse’den başlayan yürüyüş, lunapark alanında son bulur. Ayrıca bu festivalde Berlin duvarının yıkılması ile Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesi de kutlanmaya başlar.

Gelelim Octoberfest’in günümüzde nasıl kutlandığına:

Octoberfest

Theresienwiese isimli büyük lunapark alanının etrafı da dahil yayalara tahsis ediliyor. Bu alana giriş için herhangi bir ücret ödenmiyor.
Gerçekten tam bir festival havası! Münihliler hala bu festivale geleneksel kıyafetleri ile katılıyorlar. Gündüz takım elbiseleriyle toplantıdan toplantıya koşan iş adamlarını akşam Octoberfest için kısa deri pantolonları, yün çorapları ve kareli gömlekleri ile görebilirsiniz. Kadınlar ise geleneksel elbiselerini giyiyorlar. Tabi ki sadece Almanlar değil, festivale katılan turistler de 200 €’ya kadar satılan kıyafetlerden alıp, sokaklarda dolaşıyorlar.




Festival alanında farklı farklı büyük 14 adet çadır var. Bunların hepsi de farklı bira imalatçılarının. Bu çadırlara girmek için bilete gerek yok. Ancak bir masada oturmak için, aylar hatta bir yıl öncesinden rezervasyon şart. Yine de limitli sayıda bazı masalar için rezervasyona gerek olmuyor. Önce gelen oturur şeklinde çalıştıkları için sabah erkenden kuyruklar oluşuyor. Masa istemezseniz bile çadırlar çok dolu ise girememe ihtimaliniz var. Çadırlar sabah 9 gibi açılıp gece yarısı 1’e doğru kapanıyor. Biz akşamüstü 6 buçuk gibi gittik, 11:30 gibi çıktık.
Sadece nakit geçiyor, bilginize.

Sadece bira yok bu festivalde. Şarap ve Sekt (köpüklü şarap) ayrı çadırlarda servis ediliyor. Ayrıca yiyecek bir şeyler de bulmak mümkün; peynir, salam, turp, ördek, gingerbread...
Bizim rezervasyonumuz Marstall isimli çadırdaydı. Able ailesine ait olan bu çadır, Octoberfest’in en yeni çadırıydı. Marstall’ın her yerinde olan at figürleri, 1822’de kurulan binicilik okulunun eski Almanca adı olan Marstall’dan geliyor. Bira imalatçısı Spaten-Franziskaner-Bräu. 3,200 kişilik oturma kapasitesine sahip. Canlı müzik de var.

Marstall
Biralar böyle servis ediliyor

Octoberfest’de bu çadırların kapanması ile geceyi sonlandırmıyorsunuz. Çokça tercih edildiği gibi biz de devam ettik ve Münih'in popüler barlarından biri olan P1’a gittik. Genelde ünlülerin tercih ettiği bu barda tabii o gece geleneksel kıyafetleri ile birçok Alman ve turist vardı.

Octoberfest her yıl 6-7 milyon kişiyi ağırlıyor. Bu sene 20 Eylül – 5 Ekim arasında kutlanan festivali, bu sene kaçırdıysanız, seneye mutlaka yerinizi ayırtın ve deneyimleyin derim.

Octoberfest’e gelmişken o yorgunlukla şehri gezmeyi ihmal etmeyin. En azından Münih’in en meşhur meydanı Marienplatz’ı görün - Fraukirche ve yeni belediye binasına da ev sahipliği yapıyor. Herkesin buluşma noktası. Etrafında birçok restoran var. Noel zamanı da burada Noel pazarı kuruluyormuş, çok güzel olduğu söyleniyor.

Marienplatz - Yeni belediye binası

Ayrıca Karlsplatz ve Marienplatz arasında trafiğe kapalı olan cadde ve etrafındaki irili ufaklı sokaklarda alışveriş yapabilirsiniz. Bu dükkanlar arasında benim en çok dikkatimi çekip hoşuma giden Max Krug oldu. Burası 1926 yılından beri guguklu saat yapıp, satıyor. Her birinde inanılmaz bir işçilik var ve hepsinin tarzı birbirinden farklı. Bakmadan dönmeyin.


Max Krug'daki guguklu saatler