2 Ocak 2018

Amsterdam - Bir Dünya Şehri

Hollanda'nın başkenti Amsterdam'ın kanallarını,bisikletlerini, lalelerini, peynirlerini veya değirmenlerini uzun uzun anlatabiliriz ama bence öncelikle bahsetmemiz gereken şey Amsterdam'ın bir dünya şehri olması. Çok büyük bir şehir değil belki ama birçok ülkeden birçok milletten insan var bu şehirde. Bununla beraber de neredeyse her ülkenin mutfağına ait çeşit çeşit ve lezzetli restoranlar var. Bu kültür çeşitliliğine rağmen çok da huzurlu.

Amsterdam

Amsterdam için haritayı açtığınızda görülmesi gereken oldukça fazla yer bulacaksınız. Nasıl sığdırırım diye paniğe kapılmayın, hem mesafeler uzak değil, hem de ulaşım ağı oldukça geniş ve dakik. Şehrin içinde tramvay, yürümek istemediğiniz noktada oldukça yardımcı olacaktır. Tabi bisiklet kiralamak da bir opsiyon. Şehir merkezinde en çok tercih edilen şey bisiklet - 1 milyondan fazla bisiklet mevcut. Bu nedenle de her yerde  geçiş öncelikleri var. Hem sürücü hem de yaya olarak çok dikkatli olmak gerekiyor.

Amsterdam'a vardığınızda Schiphol Havalimanı'ndan kalacağınız gün kadar süreleri olan  Amsterdam ve çevresi seyahat kartı alın. (Amsterdam & Region Travel Ticket) Günlüğü 18,5 Euro olan bu kartın maximum süresi 3 gün. Tüm detaylı bilgiyi buradan edinebilirsiniz.
Eğer çok fazla müze gezmeyi planlıyorsanız, müzeleri de kapsayan I Amsterdam Şehir Kartı'nı da tercih edebilirsiniz.

Şehirde herkese göre yapılacak farklı şeyler var, dolayısıyla bir kısmı bu yazıda yok ama gün gün neler yapılabilir, arayanlar için yardımcı olabilir:

Istanbul'dan Amsterdam'a sabah uçağı ile geliyorsanız, 3 saatlik bir uçak yolculuğunun ardından öğle saatlerinde şehire varacaksınız. Havalimanından şehre gelmenin en uygun yolu Schiphol Havalimanı'dan şehrin Merkez İstasyonu'na giden trenler. Yaklaşık 20 dk. sürüyor. Alacağınız toplu taşıma kartı burada da geçiyor. Sonrasında kalacağınız yere göre hemen istasyonun önünden kalkan tramvaylardan uygun olanına binebilirsiniz. Amsterdam'da müzeler genellikle 17:00'ye kadar açık. Dükkanlar ise genellikle 18:00'e kadar. Perşembe günleri ise daha geç yani 21:00'de. O nedenle planlarınızı bu saatlere göre yapabilirsiniz. Müze, alışveriş ve akşam yemeği arasında yapılacak en iyi şey çok sayıda pub'lardan birine girip yorgunluk atmak olabilir.

1. Gün:

Bizim ilk gün için tercihimiz Albert Cuyp market oldu. Amsterdam'ın bu en büyük ve en popüler açık pazarında, tekstilden, hediyelik eşyaya, peynirden, balığa kadar herşey tezgahlarda satılıyor. Ayaküstü yenecek şeyler de mevcut. Her gün 09:00 - 17:00 arası açık. Bu pazarın olduğu sokağı kesen sokaklarda da birçok restoran ve bar var.

Tipik bir Hollanda yemeği olarak gösterilen çiğ ringa balığını buradaki bir tezgahta denemeniz mümkün. Genelde herkes tarafından sevilmiyor ancak denenebilir...Bu civarda en tavsiye edilen yerlerden biri bir hamburgerciydi: The Butcher. Denedik ve gerçekten çok beğendik. Kalabalık olsa da pes etmeyin bekleyin. Hamburgerin yanında tatlı patates kızartmasını deneyin.

The Butcher

Akşam yemeği için tercihimiz daha çok etleri ile meşhur olan Cafe Loetje. Soslu bir et olan Bali Steak burada oldukça popüler. Şehrin birçok yerinde şubesi var, biz Johannes Vermeerstraat'taki ilk şubesini tercih ettik. Rezervasyon şart, diğer türlü özellikle akşam saatlerinde giderseniz biraz beklemeniz gerekecek.

2. gün

Otel rezervasyonumuzu yaparken kahvaltıyı özellikle tercih etmedik ki, Amsterdam'ın şirin ve lezzetli cafelerini olabildiğince deneyelim. Sabah bagelları (susamsız simit şeklinde ekmekler diyebiliriz) ile ünlü Bagels & Beans'de güzel bir kahvaltı ettik. Yine buranın da birçok şubesi var ama bugünü müzelere ayırdığımız için, Van Gogh Müzesi'ne çok yakın olan şubeyi, Van Baerlestraat üzerindeki şubesini seçtik.

Bagels & Beans

Bugün gezeceğimiz Van Gogh ve Rijks Museum biletlerini, uzun kuyruklarda vakit kaybetmemek için online satın almıştık. Kendi internet sitelerinden ulaşacağınız bu biletlerden Van Gogh için özellikle bir saat aralığı seçmeniz gerekiyor. Rijks Museum ise belirli bir tarih aralığı için size bilet sunuyor. Biz öncelikle 11:00'de Van Gogh Müzesi'ne giriş yaptık. Adından da tahmin edilebileceği gibi hem Van Gogh'un tablolarını, hem de hayatına dair bilgileri burada bulduk. Rijks Müzesi'ne geçmeden önce Blushing adlı bir cafede kahve molası verdik.

Van Gogh Müzesi - Ayçiçekleri tablosunu inceleyen öğrenciler

Rijks Museum, Hollanda'nın ulusal bir müzesi. Bugünkü binası 1885'de açılmış. sanat, zanaat ve tarih alanında parçalar sergileniyor. En önemli ve ihtişamlı tablolarından biri Rembrant'ın Gece Devriyesi tablosu. Müzede ayrıca çok geniş bir sanat tarihi kütüphanesi de mevcut.

Rijks Muzesi  - Kütüphane

Müzeyi ne kadar detaylı gezeceğiniz ile bağlantılı olarak yarım gün kadar ayırmanızı ve her şekilde mutlaka gezmenizi öneririm. Bizim bugün 11:00'de başlayan müze gezimiz, 17:00'de müze kapanana kadar devam etti.

Sonraki durağımız kendi biralarını yapan IJ Brewery. Burada 5 bira çeşidinden oluşan tadım menüsünü, Hollanda peyniri eşliğinde tattık. Her Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri 15:30'da 20 kişilik grup olarak tur yapılıyor, biralarını nasıl yaptıkları hakkında detaylı bilgi sahibi olunuyor. Yalnız saatler konusunda dikkatli olunmalı. 14:00 - 20:00 arası açıklar.

Brewery IJ

Akşam yemeği için yine et tercih ettik ama bu sefer Arjantin mutfağına sahip Luna'ya gittik. Yemekler oldukça lezzetliydi ve servisten de çok memnun kaldık. İçerisi biraz küçük olduğundan rezervasyon şart. Trip Advisor üzerinden kolaylıkla yapabilirsiniz.

Bu arada yine önerilen et restoranları arasında bu aralar kaburgası ile ünlü Cafe de Klos ve Cannibale Royale var.

3. Gün

Sabah ilk olarak 9 Streets olarak anılan, ünlü alışveriş bölgesinde yer alan Pancakes Amsterdam'a uğradık. (Berenstraat 38). Sebzeli, tavuklu bir de keçi peynirli krepleri ile kahvaltı ettik. Bagels & Beans kadar bizi etkilemedi. (Zevkler farklı olabilir) Krep yerine sadece pancakeleri de denenebilir. Ama bu şirin dükkan sanırım her görülmesi gereken listesinde yer alıyor. Zira kapısında mutlaka masa bekleyenleri görebilirsiniz. Saat 10:30 gibi kendimize rahatça yer bulabildik.
Buranın birkaç şubesi var. Anne Frank'in evi görülmesi gerekenler listenizde ise bu müze ile aynı caddede bulunan şubesine de uğrayabilirsiniz.

Pancakes Amsterdam

Kahvaltıdan sonraki durağımız Zaanse Schans'te bulunan değirmenler. Buraya Merkez Tren İstasyonunun hemen arkasındaki otobüs duraklarından kalkan otobüs ile 45 dk içinde direkt ulaşabilirsiniz. Ulaşım kartı burada da geçiyor. Dönüşte ise indiğiniz duraktan aynı otobüs ile geri dönebilirsiniz. Her 15 dk'da bir otobüs var.

Zaanse Schans

Zaanse Schans, projelendirilmiş ve sonradan oluşturulmuş bir bölge. Şöyle ki, 19. yy ortalarında endüstriyel dönüşüm Hollanda'nın Zaan bölgesinde görülmüş. 1961 yılından itibaren de, bu bölgedeki evler, Zaanse Schans'a kara veya denizyolu ile taşınmış. Böylece bugün gördüğümüz Zaanse Schans, değirmenleri, tahta evleri ve depolarıyla Zaan bölgesinin o dönemde nasıl göründüğünü bize hatırlatıyor. Şu anda orada bulunan evlerin bir kısmı özel mülk. Diğerlerinde ise, kiminde peynirin yolculuğunu görüp satın alabiliyorsunuz, çikolata dükkanında kendinize sıcak çikolata yapıp, değişik çikolatalar alabiliyorsunuz, tahta ayakkabı yapımını seyredip, değirmen nasıl çalışır tanık olabiliyorsunuz. Böylelikle aslında Hollanda'nın kültürüne de tanıklık etmiş oluyorsunuz. Gireceğiniz dükkanların genel olarak kapanış saati 17:00. Kış sezonunda gün ışığını da hesaba katınca, bu saate kalmamanızı öneririm.

Tahta Ayakkabi Atölyesi

Vaktiniz varsa, yine tipik Hollanda'yı göreceğiniz Edam-Volendam'a da uğrayabilirsiniz. Bahar aylarında ise, lale bahçeleri ile ünlü Keukenhof'u ziyaret edebilirsiniz.

Biz, Zaanse Schans'da yaklaşık 2 saat gezdikten sonra, dönüşümüzü yine aynı otobüs ile yaptık ve günün geri kalanını biraz alışverişe ayırdık. Alışveriş için farklı birkaç yer var Amsterdam'da. Ufak butikleri, antikacıları, sevimli cafeleri ile 9 Streets, lüks markaları barındıran P.C Hooftstraat, farklı markaları barındıran çok katlı De Bijenkorf ve ve sadece yayalara açık olan, farklı bir çok markayı bulabileceğiniz Kalverstraat ve Leidsestraat.

P.C. Hooftstraat

4.gün

Bugüne yine güzel bir sabah kahvaltısı ile başladık ve çok fazla turistin rağbet etmediği, Vondelpark tarafındaki Dignita'ya gittik.

Dignita

Nefis omletleri ile enerji topladıktan sonra, tramvayı kullanıp Dam Meydanı'na vardık, oradan Kalverstraat ve civarındak alışveriş için gezdikten sonra Spui Meydanı'ndaki publardan birinde mola verdik. Bu meydanda Cuma günleri kitap pazarı kuruluyor. Spui ayrıca, şehrin en eski tahta evini de barındıran, belki de çok kez kapısının önünden geçip farkına bile varılmayan Begijnhof'a da ev sahipliği yapıyor. Hele kalabalık bir haftasonu, kapıdan geçip avluya vardığınızda sanki farklı bir zaman dilime geçmiş gibi hissediyorsunuz. Bu avlu 1346 yılında, manastır yeminleri olmadan rahibe olarak yaşayan bir katolik kardeşlik birliği olan Begijntjes için ibadethane olarak yapılmış, ancak artık günümüzde evler kız öğrencilere veya yaşlı kadınlara kiralanmakta.

Begijnhof

Eğer seyahat günleriniz Cumartesi gününü de kapsıyorsa, Jordaan bölgesindeki Noordermarkt'a uğrayabilirsiniz. Burada tezgahlarda antikalardan, organik yiyeceklere neredeyse herşeyi bir arada bulabilirsiniz. Çeşit çeşit mantarlar, istiridyeler, yıllanmış peynirler...Sonrasında ise hem yorgunluğunuzu atmak hem de nefis elmalı pie'larından tatmak için Winkel 43'e uğrayın.

Gün içinde yolunuzu mutlaka Van Stapele'ye düşürün ve canınız tatlı çekmese bile mutlaka içi beyaz çikolatalı sıcak kurabiyelerinden tadın ve hatta paket olarak yanınıza alın. Paket alırsanız 4 gün dayanıyor!

Van Stapele
Bu günü ve Amsterdam gezimizi güzel bir akşam yemeği ile kapatmak istedik ve tavsiye üzerine çok şirin bir Karayip restoranına gitmeye karar verdik: Plato Loco. Yemekleri, servisi, ilgileri, ambiyansı oldukça hoşumuza gitti. Kısaca soğuk bir kış gününde hem içimiz ısındı hem de gezimizi keyifli bir şekilde noktayı koymuş olduk.

Plato Loco




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder